Savaş devletler ya da devlet dışı aktörler tarafından gerçekleştirilen organize ve genellikle uzamış silahlı çatışmadır. Aşırı şiddet, sosyal bozulma ve ekonomik tahribat ile karakterizedir. [1] [2] Savaş, politik topluluklar arasında fiili, kasıtlı ve yaygın bir silahlı çatışma olarak anlaşılmalı ve bu yüzden bir politik şiddet veya müdahale biçimi olarak tanımlanmalıdır. [1] [3] Savaş yapmak için bir grup tarafından kullanılan teknikler seti savaş olarak bilinir. Savaşın olmaması genellikle barış denir.
2003 yılında Nobel ödüllü Richard E. Smalley, savaşı gelecek elli yıl boyunca insanlığın toplumunun karşı karşıya olduğu altıncı (on) en büyük sorun olarak tanımladı. [4] 1832 tarihli Savaş Savaşı'nda, Prusya askeri generali ve teorisyen Carl von Clausewitz, savaşı şöyle tanımladı: “Savaş, düşmanı irademizi gerçekleştirmeye zorlamak için bir güç eylemidir.” [5]
Bazı akademisyenler, savaşı insan doğasının kaçınılmaz ve bütüncül bir yönü olarak görürken, diğerleri bazı sosyo-kültürel veya ekolojik şartlar altında sadece kaçınılmaz olduğunu savunuyorlar. Bazı akademisyenler, savaş pratiğinin tek bir siyasi örgütlenme ya da topluma bağlı olmadığını savunuyorlar. Daha ziyade, John Keegan'ın Savaş Tarihi'nde tartıştığı gibi, savaş, biçimi ve kapsamı, onu suçlayan toplum tarafından tanımlanan evrensel bir olgudur. [6] Başka bir argüman, savaşın varolmadığı insan toplulukları olduğu için, insanların belirli koşullar altında ortaya çıkan savaş için doğal olarak imha edilemeyeceğini ileri sürmektedir. [7]
Tarihteki en ölümcül savaş, başlangıçtan beri kümülatif ölüm sayısı bakımından, 60-85 milyon ölümle İkinci Dünya Savaşı'dır.